AZICIK AŞIM AĞRISIZ BAŞIM DERDİK!

 


Web Siteniz Yazarın diğer köşe yazıları


Eskiden Böyle Derdik: "Azıcık Aşım, Ağrısız Başım"

Eskiden böyle bir söz vardı: “Azıcık aşım, ağrısız başım.” Yani bugüne kadar öyle sanıyormuşuz… Gerçek yoksulluğun az para ile az yemek olduğunu düşünürdük. Ancak artık bu kavram değişti. Şimdi tam tersine döndü: “Azıcık aşımız varsa, başımız daha çok ağrıyor.”

Peki neden? Hiç düşündük mü? Yoksa yeterince şükretmediğimiz için mi başımız ağrıyor? Allah belamızı mı verdi?


Hayır!
Bilakis… Ne şükretmememiz ne de kanaatkâr olmamamız yüzünden başımız ağrıyor. Asıl sebep, gelir grupları arasındaki büyük uçurumları çok net görüyor olmamız. Ama bu farkındalık da yanlış anlaşılıyor ya da kasıtlı olarak yanlış pazarlanıyor. Sonuçta, bu çarkın dişlileri arasında ezilmeye mahkûm olan insanlar, Doğu ve Batı blokları arasında sıkışıp ya komünist ya da kapitalist olmakla yaftalanıyorlar.


Bir diğer mesele ise şu: Yoksullar bugün sadece kötü giyindikleri veya kötü yemekler yedikleri için yoksul sayılmıyorlar. Hatta çoğu zaman bunları dert bile etmiyorlar. Asıl dert ettikleri şey, diğer insanların erişmiş ve kullanmış olduğu imkanların çok daha kötüsüne mahkûm bırakılmaları...
Ne kadar adaletli, değil mi?
Çok çalışıp para biriktireceğim, aynı ücreti vereceğim ama aynı hizmeti alamayacağım…


İşte hal böyle iken; yoksulluğun son evresine geçiliyor: Ruhsal yoksulluk.
Ve bu illet, önce kişileri, sonra da toplumları yavaş yavaş etkisi altına alıyor.


Günün sonunda, manevi olarak başım başım diye sızlanırken; bir yanda inşaattan düşen bir baba oluyor, diğer yanda intihar etmeden önce “bebeğim üşümesin” diyerek saç kurutma makinesini açık bırakıp can veren bir anne…


Yorum Gönder

1 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

#buttons=(Kabul Ediyorum) #days=(20)

Web sitemiz, deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanmaktadır. Daha Fazla Bilgi
Ok, Go it!